Bodrum Deniz Müzesi Düzyazı Yarışması Sonuçları Açıklandı

Bodrum Deniz Müzesi’nin 2019-2020 Eğitim Öğretim Yılı Öğrenci Programları, “8 Ay, 8 Okul, 8 Kitap” projesi kapsamında düzenlenen düzyazı yarışması sonuçlandı.

Bodrum Deniz Müzesi Düzyazı Yarışması Sonuçları Açıklandı
Bodrum Deniz Müzesi Düzyazı Yarışması Sonuçları Açıklandı

Bodrum Deniz Müzesi’nin 2019-2020 Eğitim Öğretim Yılı Öğrenci Programları, “8 Ay, 8 Okul, 8 Kitap” projesi kapsamında düzenlenen düzyazı yarışması sonuçlandı. Halikarnas Balıkçısı’nın 130. doğum yıldönümü anısına, “Balıkçı Yeniden Bodrum’da” konusuyla Bodrum Yarımadası genelinde Ortaokul ve Lise öğrencileri arasında düzenlenen yarışma sonuçlarına göre, iki öğrenci “başarı ödülü”, üç öğrenci “katılım ödülü”, bir kişi ise “özel ödül” almaya hak kazanmıştır. Hatice Yücel, Abdülkadir Sönmez, Şükran Atmaca, İlhan Albayrak ve Selen Cambazoğlu’ndan oluşan seçici kurul üyelerinin değerlendirmeleri sonucunda açıklanan sonuçlar şöyledir;

Başarı Ödülleri:

Birincilik iki öğrenci arasında paylaştırılmıştır.

Mert Polat, Cumhuriyet Ortaokulu, ödülü BODTO sponsorluğunda “Bisiklet”

Naz Rojin Yıldırımçakar, Gümüşlük Kemal Durmaz Ortaokulu, Bodrumspor Yelken Kulübü sponsorluğunda “Yelken Kursu”.

Katılım Ödülleri:

Yarışma konusuna uymayan ve/ya da geç katılım sağlayan öğrencilerimize verilen katılım ödülleridir.

Rüya Tokmak, TED Bodrum Koleji, Ahmet Kırtasiye sponsorluğunda “Hediye Seti”, katılım belgesi.

Emine Sevgi Çavuş, Kanuni Sultan Süleyman Anadolu Lisesi, Ahmet Kırtasiye sponsorluğunda “Hediye Seti”, katılım belgesi.

Özge Ekşi, Merkez Turgutreis Ortaokulu, BDM Müze Mağazası “Hediye Seti”, katılım belgesi.

Özel Ödül:

Bir yetişkin tarafından kaleme alınan çalışma için verilen katılım ödülüdür.

Neslihan Yılmaz, BDM Müze Mağazası “Hediye Seti”, katılım belgesi.

 

Birincilik ödülünü paylaşan Mert Polat’ın yazısı:

HEP GÜZEL KAL

Merhaba Bodrum. Yıl 2020 olmuş, ruhumda denizin kokusunu hep hissettim. Yine hissediyorum. Bahar gelmiş Bodrum’a. Hava mis. Şöyle bir ruhumu gezdirmek istiyorum Bodrum sokaklarında. Hava güneşli, denizin kokusu başımı döndürüyor. Gümbet’ten Yokuşbaşı’na doğru gidiyorum. Dağlara doğru bakınca gelincikler, papatyalar rengarenk çiçekler. Caddede bir sürü motorlu araç… Bu kalabalık beni şaşırttı doğrusu. Evler ne kadar çoğalmış. Eskiden en fazla iki katlı olurdu bu evler. Şimdi bakıyorum da üçüncü hatta dördüncü katı bile çıkanlar var. Sanki küçük bir şehir olmuş Bodrum. Evleri süsleyen begonviller yine çok güzelsiniz. Sizle karşılaşmak beni çok mutlu etti. Beyaz Bodrum evlerini süsleyen bir tek sizsiniz bence. Böyle daha sade ve huzur veriyorsunuz. Yokuşbaşı’na yaklaştıkça kalabalık beni ürküttü. Herkeste bir telaş, koşturma… Bir yerlere yetişmeye çalışıyorlar sanki. Korkarım güzelim Bodrum’un benim kadar tadını çıkaramıyorlar. İnsanlar soluk soluğa koştururlarken bu güzelim havayı huzurla içlerine çekseler, hissetseler bu deniz kokusunu, biraz yavaşlarlar belki. Denizi görüyorum uzaktan, masmavi tekneler beyaz güvercin misali mavi yolculuğa hazır sanki. Yokuşbaşı’ndan aşağıya doğru ilerliyorum, caddeye ismimi vermişler: Cevat Şakir Caddesi. Ben yaşarken istememiştim. Caddeden geçen hayvanlar üzerime pisler demiştim. Şimdi bakıyorum da atların, eşeklerin geçtiği caddede vızır vızır motorlar, arabalar bir de sahipsiz köpekler var. Şu kalabalığı hızla geçip denize yaklaşmalıyım. Hızla geçerken sağıma soluma bakmadan edemiyorum. Ellerimle diktiğim sakallı palmiyeler göğe yükselmiş. Yol boyu başım yukarıda onları izliyorum. Beni ürküten kalabalıktan, sakallı palmiyelerin heybetinin arasında gördüğüm gökyüzünün mavisine bakarak ayrılıyorum. Postanenin karşısına diktiğim iki okaliptüs ağacı yol boyunca izlediklerimin en eskisi , 1936’da dikmiştim. Belediye binasının önüne gelince rengarenk çiçekler içimi ısıttı. İşte tam istediğim gibi bütün renkler bir arada. Deniz kenarındaki palmiye ve hurma ağaçları benim deyimimle zümrüt fıskiyeleri gibi süslüyor Bodrum’u.  Balıkçı tekneleri, balıklar hepinize merhaba! Çok özledim sizi. Karşı kaldırımdaki turunç ağaçlarının kokusu denizin kokusuna karışıyor. Ah bu koku yok mu ruhunu dinlendiriyor insanın. Ben deniz kenarında yürürken kendi büstümü görüyorum. Onlar da beni sevmiş belli. Turunç ağaçlarının arkasında bir sürü mekân çok şey değişmiş. Turistler görüyorum , bu cenneti görmek onların da hakkı. Hepsinin bakışlarında aynı hayranlık. Fotoğraf çektiriyorlar. Cumhuriyet Ortaokulu’nun önünden geçiyorum. Okul dağılmış, trafik yoğun, gençlerin sesine korna sesleri karışıyor. Yine koşturmaca. İçimden gençleri durdurup bu güzelim Bodrum’u, doğayı, denizi koruyun, ağaç dikin demek geliyor. Bu koşturmacanın arasında zaman zaman balık tutun, sevdiklerinizle mavi yolculuklara çıkın demek istiyorum. O kadar çok yeri var ki ruhumu gezdirecek, her yeri ayrı güzel Bodrum’un. 2020’de biraz hasret giderdim, yine zaman zaman içinize karışıp özlem gidereceğim. Zaman geçse de Bodrum hep güzel.

 

Birincilik ödülünü paylaşan Naz Rojin’ın yazısı:

BODRUM İLE İKİNCİ BULUŞMAM

Denizin dalgaları tüm hırçınlığı ile kıyıya vururken,yanımdaki küçük kız çocuğunu arkamda bırakarak adımlarımı biraz daha hızlandırdım.Kumlara ayak bastığım an denizi daha çok hissetmek için ayakkabılarımı çıkardım.Deniz ne hissettiğimi ve ne istediğimi anlamış gibi biraz daha hırçınlaşıp benden hayli uzakta bulunan dalgaları ayaklarıma getirdi.Kumların üzerindeki beyaz köpükler ayaklarımı okşarken ben sadece gülümsemekle yetindim.

      Arkamda bıraktığım çocuk bağırarak bana doğru gelmeye başladı.Sarı saçları ve mavi gözleriyle çok tatlı bir kız çocuğuydu.Bodrum'un unuttuğum yerlerini gezerken bana eşlik etmek için gönüllü olmuştu.Ben bıraktığımda bir balıkçı kasabası olan Bodrum sanki bir metropole dönmüştü.O zamanlar beni içine alan bu küçük,bakir yarımadanın her yerini sık sık evler ,yığın yığın insanlar ve arabalar kaplamıştı.Bir an için zamanda başka bir yere ışınlandığımı düşünerek başımın döndüğünü hissettim.Çalan korno sesleriyle kendime geldim ve o küçük kız çocuğuna baktım.Bana bir şeyler söylüyordu ama ben onu duyamayacak kadar şaşkına dönmüştüm.Birbirimize bakıp göz göze geldiğimizde bana:

 -''İyi misin Balıkçı? Hızlı hızlı buraya gelince kötü bir şey oldu sandım.'' dedi.

 Ben de ona:

-Bodrum artık benim bıraktığım Bodrum değil, çok değişmiş çok....Yalnız deniz aynı güzelliğiyle aynı sadeliğiyle karşımda.Sanırım o da beni özlemiş.Hiç denizin beni özlemesi kötü bir şey olabilir mi?

 Mavi gözlerini kocaman açarak denize doğru baktı ve merak dolu bakışlarını bana çevirerek konuştu.

-''Deniz seni mi özlemiş? Nasıl anladın?''

Yüzümdeki gülümseme yerini daha büyük bir gülümsemeye bırakırken küçük kıza yandan bir bakış attım.

-''Şu denize bir baksana küçük kız! Ben geldim diye nasıl da coşkulu. Belli ki o da unutmamış o da özlemiş beni. Deniz hala aynı deniz ,ben hala aynı ben, Bodrum hala aynı Bodrum ...Değişen sadece insanlar, değişen sadece görüntü....

Sevgilerimle...

Halikarnas Balıkçısı